Dini Görüşün

Hadislere ihtiyaç yok. Zaten Kuran sana yeterli veriyi veriyor. Elbette sana matematik, fizik, biyoloji öğretmiyor ama git bunları araştır öğren diyor. Her konuda ilmin arttıkça da Kuran'ı daha iyi anlar hale geliyorsun tabi ki sadece pozitif bilimlerden ibaret değil konu, mesela hayat tecrübesiyle sosyolojiyi daha iyi kavrıyorsun vs. Hadis dediğin iyi bir şey söylüyorsa tabi ki yap. Peygamberimiz sana C vitamini al sağlığına faydalı demesiyle doktorun demesinin neticesi aynı. araştır öğren ne kadar C vitamini almalı, sağlığa faydası ne ona göre al. Ama baktın birisi sana sigara sağlığa faydalı diyor ve sen araştırıp zararlı olduğunu öğrendin, onu içme. Çünkü bunu söyleyen doktor değil de amacı para kazanmak olan ve senin sağlığını düşünmeyen sigara satıcısı olabilir. Çünkü hadislerde böyle bir risk var. 1980'lerde 250 hadis vardı 2000 lerde internetle beraber hadis sayısı binlerce katına çıkmıştır. Çünkü bu işin tarihçesi şöyle işliyor. Her din geldiğinde, önemli problemleri çözdüğü için insanlar o dine giriyor ama bir süre sonra bakıyorlar ki bazı din kuralları hükümdarların, zenginlerin, güçlülerin işine gelmiyor. Mesela hükümdar başka bir ülkeyi işgal edecek ama din, adam öldürmeyeceksin diye emrediyor. Veya zengin faizle para kazanıyor, din buna karşı çıkıyor. Bu durumda hükümdar veya zengin akıllı bazı insanlar tutup din kurallarını yorumlatarak bu kuralları değiştiriyor. İşte o savaşa cihad veya kastedilen faiz o faiz değil vs. şeklinde dini kitaplar yazdırıyorlar, arasına halkın da işlediği günahlardan vicdan azabı çekmemesi için o günahlara da kılıf bulan kitaplar yazılıyor. sonrasında herkes kutsal kitapları bırakıp işine gelen kitapları takip etmeye, bunları din olarak benimsemeye başlıyor.. Yolda bulduğun taşı kenara koy diye bir hadisin kime zararı var mesela, sahih hadistir veya değildir farketmez, iyi bir şeyse uyalım ama tuzak olan ve hatta kutsal kitapların tam tersini söyleyen hadisleri de bir zahmet ayırt edecek bilgiye sahip olalım.

Kur'ân Allah'ın uymamızı emrettiği ve biz insanlara öğüt olarak indirdiği bir kitaptır.(A'râf 3,Bakara 185) Allah Muhammed aleyhisselama'da Kur'ân'a uymasını emretmiştir.Daima Kur'ân'a uyan bir peygamber Kur'ân'a aykırı söz ve davranışta bulunmaz.Nitekim Buhârî başta olmak bazı hadis kitaplarında geçen rivayetlere göre Hazreti Ayşe,peygamber böyle demiş denilen bazı rivayetleri ''Allah şu ayette böyle diyor peygamber böyle demez.''diyerek reddetmiştir.Mesela umre yapmanın farz olduğu hakkında da sünnet olduğu hakkında da hadisler var.Hanefiler umrenin sünnet olduğu hakkında ki hadisler ile amel etmişler,Şafi'ler ise farz olduğu hakkında ki hadisleri daha sahih görmüşler ve bu hadisler ile amel etmişlerdir.Bizler Kur'ân'a baktığımızda ise umrenin değil haccın farz kılındığını görüyoruz.(Âl-i İmrân 97) Şafi alimlerin dayandığı 'Haccı ve umreyi Allah için tamamlayınız.'(Bakara 197) ayeti umrenin farz olduğunu göstermez.Umre'nin Allah için tamamlanması gereken bir ibadet olduğunu gösterir.Nitekim iki rekat nafile namazı biz Allah için kılarız.Ama nafile namazı Allah için kılmamız,tamamlamamız bu namazın farz olduğu manasına gelmez.Umre konusunu konuyu daha güzel bir şekilde anlamanız için örnek verdim.Yani bizler hadisleri Kur'ân'a arz ederiz.Tabi ki ulemâdan yararlanırız lakin hiç bir zaman mezhepçilik yapmayız.Mesela müzik dinlemek haram mı helal mi konusu ulemânın ihtilaf ettiği bir konudur.Çünkü bu konuda birbirini hem destekleyen hem de birbiriyle çelişen hadislerin sayısı çok fazladır.Bu yüzden dolayı bu konuyu da Kur'ân'a arz etmeliyiz.Kur'ân'a arz ettiğimizde müzik dinlemenin caiz olduduğu sonucuna ulaşıyoruz.Yeter ki müziğin içerisinde Allah'a şirk koşan veya Allah'ın haram kıldığı,hoşlanmadığı bir görüntü ve söz olmasın.Aynı şekilde diğer konularda da refaransımız daima Kur'ân'dır.Ama bu hadislerden faydalanmadığımız manasına gelmemelidir.